ISSN: 2149-2417
Sayı : 26 / Ağustos - 2023

Sayı : 24 / Aralık - 2022


HAKEMLİ MAKALELER /REFEREED ARTICLES
1.
CİNSİYET DEĞİŞKENİNE GÖRE İŞÇİLERİN SENDİKAL ALGI VE TUTUMLARI: OTOMOTİV SEKTÖRÜNDE BİR ARAŞTIRMA
TENDENCY TO UNION ORGANIZATION BY GENDER VARIABLE: A RESEARCH IN THE AUTOMOTIVE INDUSTRY
R. Demet KURU

ÖZ:

Literatür incelendiğinde çoğunlukla kadınların gerek sendikal örgütlenme oranlarının gerekse sendikal faaliyetlere katılımlarının erkeklerle kıyaslandığında daha düşük olduğuna yer verilmekteyse de bu alanlarda cinsiyete dayalı farkın bulunmadığını gösteren çalışmalar da karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmanın temel amacı, cinsiyet değişkenine göre sendikalaşmaya yönelik algı ve tutumları örgütlenme deneyimi üzerinden incelemektir. Araştırmanın örneklemini Bursa ilinde otomotiv sektöründe faaliyet gösteren bir işyerinde montaj hattında çalışan 168 kadın ve 236 erkek işçi oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak anket ve görüşme teknikleri bir arada kullanılmıştır. Sendikaya karşı algı ve tutumların, eylem kararlılıklarının cinsiyet değişkenine göre istatistiksel olarak anlamlı olup olmadığı Ki-Kare testi ile analiz edilmiştir. Çalışmanın bulguları incelendiğinde, cinsiyet değişkenine göre sendikalara yönelik tutumlar farklılık gösterse de literatürde yaygın olarak bulunan kadınların erkeklere göre olumsuz sendikal algıya sahip olduğu ve daha az sendikalaşma eğiliminde bulundukları görüşü desteklenmemiştir. Bu çerçevede, toplumda yerleşmiş algıların gerçekliğini ve değişimini izlemek adına kadınların sendikal örgütlenmeye yönelik tutum ve algılarının araştırılmasına devam edilmesi büyük önem taşımaktadır.



Anahtar Kelimeler : Sendika, Örgütlenme, Kadın.
ABSTRACT:

When the literature is examined, it is mostly stated that both the unionization rates of women and their participation in union activities are lower compared to men, but there are also studies showing that there is no gender-based difference in these areas. The main purpose of this study is to examine the perceptions and attitudes towards unionization according to the gender variable through the experience of organizing. The sample of the research consists of 168 female and 236 male workers working on the assembly line in a workplace operating in the automotive sector in Bursa. Questionnaire and interview techniques were used together as data collection tools in the research. Whether the perceptions and attitudes towards unions and their determination to act are statistically significant according to the gender variable was analyzed with the Chi-Square test. When the findings of the study are examined, although the attitudes towards unions differ according to the gender variable, the opinion that women have a negative union perception and tend to unionize less than men, which is commonly found in the literature, was not supported. In this context, it is of great importance to continue researching women's attitudes and perceptions towards union organization in order to monitor the reality and change of perceptions settled in the society.



Keywords : Trade Union, Unionisation, Woman.

2.
DEVLET DESTEKLİ İNOVASYON POLİTİKASI VE SONUÇLARI: İSVİÇRE ÖRNEĞİ
STATE-SUPPORTED INNOVATION POLICY AND ITS RESULTS: THE EXAMPLE SWITZERLAND
Prof. Dr. Ali SEYYAR / Dr. Yunus KÖLEOĞLU

ÖZ:

Artık stratejik ekonomi politikaları arasında yer alan teknik inovasyon (yenilik, yenileşim), özellikle batı ekonomileri için büyümenin ve küresel rekabet ortamında varlığını koruyabilmenin en önemli itici gücü haline gelmiştir. Küresel İnovasyon Endeksi (KİE) açısından İsviçre, 2011’den beri hep birinci sırada yer almaktadır. İsviçre, inovasyonlar üzerinden ekonomisine ortalamanın üzerinde katma değer yaratmasını bilen bir ülkedir. Bu makalede İsviçre’nin dünyadaki küresel performans sıralamalarında neden hep ilk sırada yer aldığının tahlilleri yapılmıştır. Bunun için de yöntemsel olarak İsviçre’nin resmi kurumlarının yayınladıkları raporlarına ve yasal düzenlemelerine başvurulmuştur. Ayrıca KİE gibi uluslararası kaynaklardan da yararlanılmıştır. Makalenin amacı, İsviçre’nin inovasyonlara neden önem verdiğini örnekleriyle araştırmaktır. Önemi de hangi inovasyon politikalarının bir ülkenin refah düzeyini artırdığını öğrenmek olmuştur. İsviçre’nin Ar-Ge ve inovasyon alanında küresel boyutta başarılı olmasını sağlayan faktörlerin başında, siyasal ve ekonomik çerçeve koşullarının iyi olması, finansal destek programlarının yaygın olması ve yüksek teknoloji içerikli yatırımlara yatkın özel sektörünün bulunması gibi etkenler saptanmıştır. İsviçre örneği bağlamında elde edilen bulgulardan yola çıkarak, Türkiye’nin stratejik inovasyon politikalarına katkı sağlar düşüncesiyle öneri içerikli bazı çıkarımlarda da bulunulmuştur. Sonuç kısmında İsviçre’nin inovasyon alanında zaman içinde elde ettiği bilgi ve tecrübe birikimine paralel olarak politikalarının yöntem ve uygulamaları değerlendirilmiştir.



Anahtar Kelimeler : İnovasyon Politikası, Küresel İnovasyon Endeksi (KİE), Ar-Ge, İsviçre’nin Dual Mesleki Eğitim Sistemi.
ABSTRACT:

Technological innovation, which is now one of the strategic economic policies, has become the main driver of growth and survival in global competition, especially for Western economies. Switzerland has consistently ranked first in the Global Innovation Index (GII) since 2011. Switzerland is a country that knows how to create above-average added value for its economy through innovation. This article analyses why Switzerland consistently ranks first in the global performance rankings. For this purpose, the reports and legal regulations published by official institutions in Switzerland were used methodologically. International sources such as GII were also consulted. The aim of the article is to use examples to examine why Switzerland places value on innovation. It is also important to learn which innovation measures increase a country's level of prosperity. The most important factors that make Switzerland globally successful in R&D and innovation are the good political and economic framework conditions, broad-based financial support programmes and a private sector that is receptive to high-tech investments. Based on the knowledge gained in the context of the Swiss case, some conclusions have also been drawn to contribute to Turkey's strategic innovation policy. In the final part, the methods and practices of policies are assessed in parallel with the knowledge and experience that Switzerland has gained over time in the field of innovation.



Keywords : Innovation Policy, Global Innovation Index, Research and Development, Dual Vocational Education System of Switzerland.

3.
KAMUDA SÜREKLİ İŞÇİ KADROSUNA GEÇİRİLEN TAŞERON İŞÇİLERİ VE ZORUNLU EMEKLİLİK SORUNU: İNSAN SAĞLIĞI HİZMETLERİ VE YATILI BAKIM SEKTÖRLERİ ÖRNEĞİ
THE SUBCONTRACTED WORKERS TRANSFERRED TO PERMANENT STAFF AND THE PROBLEM OF THEIR MANDATORY RETIREMENT CASE OF HEALTH CARE SERVICES AND RESIDENTIAL CARE SECTORS
Prof. Dr. Oğuz KARADENİZ

ÖZ:

Kamuda taşeron işçi uygulaması 2018 yılında yapılan yasal düzenleme ile büyük ölçüde çözüme kavuşturulmuştur. Ancak Kanun Hükmünde Kararname’de yapılan düzenleme ile taşerondan kadroya geçen işçilerin istihdam süresi emeklilik, yaşlılık ve malullük aylığı hak kazanma tarihi ile sınırlandırılmıştır. Böylelikle çalışmak istediği halde emeklilik nedeniyle çalışmaya devam edemeyen bir grup ortaya çıkmıştır. Çalışmanın amacı; sağlık ve bakım sektörü örneği üzerinden kamuda sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçilerin profillerini ortaya koymak, zorunlu emekliliğin işçiler üzerinde yaratacağı olası etkileri incelemektir. Çalışmada taşerondan kadroya geçen işçilerden özellikle birinci emeklilik reformu (1999) öncesi işe girenlerin zorunlu emeklilik nedeniyle işlerini kaybedecekleri, belirtilen grubun toplu iş sözleşmesi ile daha iyi çalışma koşullarından yararlanamayacakları, yetersiz eğitim seviyesi nedeniyle özel sektörde iş bulma olasılıklarının düşeceği, zorunlu emeklilik uygulaması sonucu düşük emekli aylığı ile geçinmelerinin güç olduğu sonucuna ulaşılmıştır.



Anahtar Kelimeler : İnsan Sağlığı Hizmetleri, Yatılı Bakım Sektörü, Taşeron İşçi, Zorunlu Emeklilik.
ABSTRACT:

The practice of subcontracted workers in the public sector was largely resolved with the legal regulation made in 2018. However, with the regulation made in the Decree-Law, the employment period of the workers transferred from the subcontractor to the staff is limited to the date of entitlement to retirement, old-age and invalidity pensions. Thus, a group emerged who wanted to work but could not continue to work due to retirement. The aim of this study is to reveal the profiles of the workers who are transferred to permanent staff in the public sector through the example of the health and care sector, and to examine the possible effects of compulsory retirement on workers. Among the workers who were transferred from subcontracting to the staff, especially those who were employed before the first pension reform (1999), would lose their jobs due to compulsory retirement, the specified group would not be able to benefit from better working conditions with the collective bargaining agreement, the probability of finding a job in the private sector due to insufficient education level would decrease, and low pensions as a result of compulsory retirement. It has been concluded that it is difficult for them to live on their pension.



Keywords : Health Services, Residential Care Sector, Contract Worker, Compulsory Retirement.

4.
SOSYAL GÜVENLİK KURUMUNUN İDARİ ÖZERKLİĞİ SORUNU
ADMINISTRATIVE AUTONOMY PROBLEM OF SOCIAL SECURITY INSTITUTION
Prof. Dr. Yusuf ALPER

ÖZ:

Sosyal sigorta kurumlarının idari özerkliği bir tercih sebebi değil, bu kurumların kuruluş amaçlarının doğası gereği bir zorunluluktur. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) bakımından sosyal sigorta kurumlarının özerk yönetimi, sosyal tarafların doğrudan karar ve denetim süreçlerine katılımına imkân verdiği ölçüde etkin ve verimli bir yönetimin ön şartıdır. Türk sosyal sigorta kurumları (Emekli Sandığı hariç) “idari ve mali bakımdan özerk” yönetime sahip kuruluşlar olarak kurulmuşlardır. 1945 yılında kurulan İşçi Sigortaları Kurumu, 1971 yılında kurulan Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu (Bağ-Kur) ve 2006 yılında tek çatı kurumu olarak oluşturulan Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile işsizlik sigortasını uygulamakla görevli Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) kuruluş kanunlarında idari ve mali bakımdan özerk kurumlar olarak tanımlanmışlardır. Türkiye tecrübesi bu kuruluşların yasal olarak düzenlenen idari özerkliğinin fiili özerklik olarak gerçekleşmediğini göstermiştir. Bir yandan bu kuruluşların Kurum kanunlarında tanımlanan idari özerklik alanı sonradan yapılan yasal düzenlemelerle daraltılırken, diğer yandan da doğrudan siyasi müdahalelerle yönetimleri vesayet altına alınmıştır. Bu iki yönlü olumsuz gelişme, ilk kuruluşlarından itibaren her dönemde aynı yoğunlukta gerçekleşmiştir. 2006 yılında yapılan sosyal güvenlik reformundan sonra da durum değişmemiş, Kurum yönetiminde yer alan sosyal tarafların Kuruma ve sosyal güvenlik sistemine yabancılaşmasına yol açan bir boyuta ulaşmıştır. Aynı siyasi iktidar döneminde geçen 16 yılda, 16 Kurum Başkanının görev yapması, idari özerkliğin zayıflamasının “sembolik göstergesi” olmuştur. İdari özerklik zayıfladıkça, emeklilikte yaşa takılanlar sorunu gibi, kısa, orta ve uzun dönemde çok yönlü etkilere sahip olacak bir sorun yalnızca siyasi iktidarı ve talep edenleri ilgilendiren “ikili bir problem” haline dönüşmüştür. Türk sosyal güvenlik sistemi, hızla yeniden reform tartışmalarının gündeme geleceği bir sürece girmiş görünmektedir.



Anahtar Kelimeler : Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), İdari Özerklik, Sosyal Taraflar, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı, Yasal Özerklik, Fiili Özerklik.
ABSTRACT:

Administrative autonomy of social insurance institutions is not a reason for preference, it is a necessity due to the nature of the establishment purposes of these institutions. In terms of the ILO, the autonomous management of social insurance institutions is a prerequisite for an effective and efficient management to the extent that it allows the direct participation of social partners in decision-making and supervision processes. Turkish social insurance institutions (with the exception of the Pension Fund) were established as institutions with “administrative and financially autonomous” management. The Workers’ Insurance Institution established in 1945, Self-Employed Workers’Social Insurance Institution (Bağ-Kur) established in 1971 and the Social Security Institution (SGK) established as a single-roof (umbrella) institution in 2006, and Turkish Employed Agency (İŞKUR), which is responsible for implementing unemployment insurance, are defined as administratively and financially autonomous institutions in their founding laws.The Turkish experience has shown that the legally regulated administrative autonomy of these organizations is not realized as de facto autonomy. On the one hand, the administrative autonomy area of these institutions, defined in the Institution's laws, was narrowed down by subsequent legal regulations, on the other hand, their administrations were placed under tutelage through direct political interventions. This two-way negative development has occurred with the same intensity in every period since its first establishment. The situation did not change after the social security reform made in 2006, and it reached a dimension that led to the alienation of the social parties involved in the management of the Institution and the social security system. In the 16 years that passed with the same period of political power, 16 different president of Institution being served has been a “symbolic indicator” of the weakening of administrative autonomy. As administrative autonomy weakened, a problem such as the old age pensioner that would have multifaceted effects in the short, medium and long term, turned into a “dual problem” that concerns only the ones have political power and those who demand it. The Turkish social security system seems to have entered a period where reform discussions will come to the surface again.



Keywords : Social Security Institution (SGK), Administrative Autonomy, Social Partners, President of Institution, Legal Autonomy, Effective Autonomy.

SÖYLEŞİ/INTERVIEW
5.
SÖYLEŞİ
INTERVIEW
Prof. Dr. Aysen TOKOL


DAVET YAZILARI/NOT PEER REVIEWED ARTICLES (SPECIAL)
6.
ÜCRET GELİRLERİNDE VERGİ
TAXES ON WAGE INCOME



ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARI /SUPREME COURT DECISIONS
7.
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI (T.C. RESMÎ GAZETE TARİHİ: 16 AĞUSTOS 2022 SALI / SAYI: 31925)
SUPREME COURT DECISION (OFFICIAL GAZETTE DATED: 16 AUGUST 2022, THUESDAY / ISSUE: 31925)



8.
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI (T.C. RESMÎ GAZETE TARİHİ: 01 EYLÜL 2022 PERŞEMBE / SAYI: 31940)
SUPREME COURT DECISION (OFFICIAL GAZETTE DATED: 01 SEPTEMBER 2022, THURSDAY / ISSUE: 31940)



9.
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI (T.C. RESMÎ GAZETE TARİHİ: 09 KASIM 2022 ÇARŞAMBA / SAYI: 32008)
SUPREME COURT DECISION (OFFICIAL GAZETTE DATED: 09 NOVEMBER 2022, WEDNESDAY / ISSUE: 32008)



10.
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI (T.C. RESMÎ GAZETE TARİHİ: 15 KASIM 2022 SALI / SAYI: 32014)
SUPREME COURT DECISION (OFFICIAL GAZETTE DATED: 15 NOVEMBER 2022, THUESDAY / ISSUE: 32014)



11.
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI (T.C. RESMÎ GAZETE TARİHİ: 08 ARALIK 2022 PERŞEMBE / SAYI: 32037)
SUPREME COURT DECISION (OFFICIAL GAZETTE DATED: 08 DECEMBER 2022, THURSDAY / ISSUE: 32037)



BELGE METİNLER /TEXT DOCUMENTS
12.
TÜRK-İŞ’İN TALEPLERİ
THE DEMANDS OF TÜRK-İŞ



Türk Metal Sendikası