ISSN: 2149-2417
Sayı : 26 / Ağustos - 2023

Sayı : 1 / Nisan - 2015


HAKEMLİ MAKALELER /REFEREED ARTICLES
1.
YORGUNLUK TÜKENMİŞLİK VE KAPİTALİZM
Prof. Dr. Hüseyin ÖZEL

ÖZ:
Yazı, yorgunluk ve tükenmişlik kavramlarının kapitalizmin gelişmesiyle ilişkisini sorgulamaktadır. Bu amaçla, öncelikle yorgunluk ve tükenmişliğin kavramsal incelemesi yapılarak, piyasa ekonomilerinin gelişimi ile yorgunluk arasında ki ilişkiler, tarihsel bir bakış açısıyla ele alınacak, bu bakımdan, özellikle için de yaşadığımız “küresel” dönemdeki gelişmelerin, yorgunluğun yaygınlaşmasında etkili olup olmadığı sorusuna yanıt aranacaktır. Yazının temel savı, yorgunluğun insan yaşamını kökün den etkileyen bir “hastalık” duruma gelmesinin, kapitalizmin gelişiminden ayrı düşünülmemesi gerektiğidir.

Anahtar Kelimeler : Yorgunluk, Tükenmişlik, Kapitalizm, Piyasa, Küreselleşme.
ABSTRACT:
The present paper attempts at understanding the relations between the notions of fatigue and burnout and the development of capitalism. With this aim, the paper focuses first on the conceptual issues inherent in the notions of fatigue and burnout, then the relations between the development of capitalism and the changes in the perception of the notion of fatigue from a historical perspective. In this regard, special emphasis will be given to the question of whether the developments in the “global” phase of capitalism have been contributing to the fact that fatigue and burnout have become widespread in this global phase of capitalism. Basic argument of the paper is that it is the development of capitalism itself that causes the facts of fatigue and burnout have become a “malaise” in our contemporary world.

Keywords : Fatigue, Burnout, Capi Talism, Market, Globalization.

2.
KAPALI KAPILAR ARDINDAKİ GÖLGE EMEK: TÜRKİYE’YE ESKİ SOVYET BLOĞU ÜLKELERİNDEN GELEN GÖÇMEN EV İŞÇİSİ KADINLAR
Dr. Ayşe Emel AKALIN

ÖZ:
Bu yazı ile doksanlı yıllarda SSCB’nin dağılmasının ar-dından, Eski Sovyet Bloğu (ESB) ülkelerinden Türkiye’ye gelip ev hizmetleri alanında farklı roller üstlenen kadınların mevcut durumları, çalışma yaşamlarına ilişkin özel bir vurgu ile aktarılmaktadır. Çalışmada sunulan veriler, 2012-2013 yıllarında kırk sekiz göçmen ev işçisi ve göçmen ev işçisi ça lıştırma deneyimi olan on işverenle gerçekleştirilmiş olan derinlemesine görüşmelere ve konu ile ilişkili literatür incelemesine dayanmaktadır. Ek olarak konuyla ilişkili mevzuat analizi ile ilişkili olarak da veriler sunulmaktadır.

Anahtar Kelimeler : Göç, Ev Işçiliği, Yasal Düzenlemeler

3.
EKONOMİK KRİZ DÖNEMLERİNDE HANGİSİ DAHA KÖTÜ: İŞSİZ KALMAK MI? NİTELİKLERİNİN ALTINDAKİ İŞLERİ KABUL ETMEK Mİ?
Arş. Gör. Işıl KURNAZ

ÖZ:
Bu çalışmada, üniversiteden yeni mezun olmuş gençlerin, kariyerlerinin başında neden eğitim düzeylerinin altındaki bir işi kabul ettikleri ve ekonomik kriz dönemlerinde yükselen işsizliğin bu durum üzerinde etkili olup olmadığı sorgulanmaktadır. Ekonomik kriz ve devamındaki durgunluk dönemlerinde, işgücü piyasasında bireyler daha uzun süre işsiz kalmaya; işverenler de açık iş pozisyonlarını sürdürmeye devam etmektense, uyumsuz eşleşmeleri tercih edebilmektedir. Bu çalışmada, söz konusu iki “kötü” durum arasında bir seçim yapılıp yapılmadığı araştırılmaktadır. Çalışmada, Türkiye işgücü piyasasındaki aşırı eğitimlilik düzeyi objektif yöntem kullanılarak makro düzeyde ölçülmektedir. Aşırı eğitimliliğin objektif yöntemle ölçülmesinde, Uluslararası Standart Meslek Sınıflaması (ISCO 08) ile Uluslararası Standart Eğitim Sınıflandırması (ISCED) itibariyle istihdam edilenlerin meslek grupları, nitelik düzeyleri ve eğitim seviyeleri arasında ilişki kurulabilmektedir. Bu çerçevede, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayınlanan Hanehalkı İşgücü Anketi sonuçlarından yararlanılarak, Türkiye işgücü piyasasında 15-24 yaş grubundaki gençler için aşırı eğitimlilik düzeyleri ve işsizlik oranları ortaya konulacaktır. Bununla birlikte, aşırı eğitimliliğin geçici bir durum mu; yoksa kalıcı bir problem mi olduğu sorusu da cevaplandırılmaya çalışılacaktır.

Anahtar Kelimeler : Aşırı Eğitimlilik, Ekonomik Kriz, Işgücü Piyasası, Işsizlik, Uyumsuz Eşleşme.
ABSTRACT:
In this study, it is examined that why young graduates accept a job below their level of education at the beginning of their careers and whether rising unemployment in periods of economic crisis has an effect on this situation. In periods of economic crisis and afterwards recessions, individuals in labor market may choose mismatches and overeducated job positions rather being unemployed for longer and employers may prefer mismatches instead of maintaining job vacancies. Whether a choice is made between these aforesaid two “bad” cases is researched in this study. In this study, the incidence of overeducation in Turkish labor market is measured by using objective method at macro level. In this methodological approach, the relationship between occupational groups, the level of education and qualifications of employed can be established by International Standard Classification of Occupations (ISCO 08) and International Standard Classification of Education (ISCED). The unemployment rates and the incidence of overeducation will be presented for the young population (15 - 24 age group) in Turkish labor market, using the results of Household Labor Force Survey which is published by Turkish Statistical Institute (TUIK). The question of whether the overeducation phenomenon is a temporary situation or a permanent problem will also tried to be answered.

Keywords : Overeducation, Economic Crisis, Labor Market, Unemployment, Qualification Mismatch.

4.
TÜRKİYE’DEKİ SOSYAL GİRİŞİM YAPILANMASI ANALİZİ: ASHOKA ÜYESİ SOSYAL GİRİŞİMLER ÜZERİNE BİR ALAN ARAŞTIRMASI
Arş. Gör. Volkan IŞIK

ÖZ:

Sosyal problemlerin küresel ölçekte bir tehdit unsuru oluşturması, bu sorunlarla mücadelede ülkelerin benzer araçları kullanmasına sebep olmaktadır. Bu araçlardan birisi olan sosyal girişimcilik de dünyanın çeşitli ülkelerinde farklı şekillerde uygulanan küresel bir olgudur. Sosyal kar amaçlı örgütler şeklinde ortaya çıkan bu girişimler; gerek akademik literatürde gerekse uygulama alanında son 35 yıldır sürekli gelişen bir konu haline gelmiştir. Bunun nedeni ise; sağladıkları istihdam imkanları, birer piyasa aktörü olarak ekonomik büyümeye katkıda bulunmaları ve sosyal sorunlarla mücadelede kamunun üzerindeki yükü hafifletmelerine bağlanabilir.

Sosyal girişimciliğin oluşturduğu en önemli ekonomik değerlerden biri istihdama olan olumlu katkılarıdır. İstihdam imkanları yaratma noktasında önemli bir potansiyele sahip olan sosyal girişimler, birer piyasa aktörü olarak ekonomik büyümeye de katkıda bulunmaktadırlar. Örneğin Birleşik Krallık 2012 istatistiklerine göre; sayıları 70.000’i bulan sosyal girişimler ülke ekonomisine yaklaşık 18.5 milyar £ tutarında katkı sağlamıştır. Yine aynı verilere göre ülkedeki sosyal girişimlerin istihdam miktarı 973.700 kişiye ulaşmıştır.

Sosyal girişimler bütün dünyada önemli birer sosyal değer üreticisi ve sosyal politika aracı haline gelmekle birlikte, bu girişimlerin etkinliği, ülkelerin sosyal girişimleri yasal ve kurumsal olarak ne kadar tanıdığına bağlıdır. Buradan hareketle dünyadaki örnekleriyle kıyaslandığında Türkiye’de tam anlamıyla bir sosyal girişim yapılanmasından bahsetmenin güç olduğunu söylemek yerinde olacaktır. Gerek sosyal girişimlere ilişkin yasal altyapının oluşturulmamış olması, gerekse de kurumsal yapılanmanın yetersizliğinden dolayı Türkiye’deki sosyal girişim olarak nitelen yapılar; vakıf, dernek veya kooperatif çerçevesi dışına çıkamamakta, bu nedenle de mevcut potansiyellerini kullanamamaktadır.

Türkiye’deki mevcut yasal düzenlemeler sosyal girişimlerin faaliyetleri için ideal yapılar değildir. Bu nedenle Türkiye’de vakıf, dernek ve kooperatif şeklinde kurulabilen pek çok sosyal girişim ne klasik anlamda bir vakıf/dernek, kooperatif ne de şirket şeklinde işlemediğinden, kendini çoğu zaman mevcut kurumsal yapılarını esnetmeye ve amaçlarına uydurmaya çalışırken bulmaktadır. Bu durum ise, pek çok sosyal girişimi uygulamada sıkıntıya sokmaktadır.

Türkiye’de sosyal girişimcilik, sosyal girişim, kar amacı gütmeyen kuruluş, sivil toplum kuruluşu gibi kavramlar arasında da çok boyutlu bir karmaşa vardır. Bu karmaşa sosyal girişimlerin tam olarak tanınmamasına sebep olmakla birlikte, sosyal girişimcilerin, toplumla, kamu ve özel sektörle ilişkilerini olumsuz etkilemektedir.

Bütün bu nedenler mevcut potansiyeline rağmen Türkiye’de sosyal girişimlerin yaygınlaşamamasına sebep olmaktadır.



Anahtar Kelimeler : Sosyal Girişim, Sosyal Girişimcilik, Sosyal Girişim İstihdamı.
ABSTRACT:

Social problems pose a threat on a global scale, to counteract this, the countries in the fight against this problem make use of similar tools. One of the tools used in the world is social entrepreneurship, it is a global phenomenon that is applied in different ways in different countries. It has become a constantly evolving subject in academic literature that, for-profit organizations that emerged in the form of social enterprises; should last 35 years. The reason for this; They provide employment opportunities, contribute to economic growth and combat social problems attributed to lessening the burden on the public.

One of the most significant economic values of social entrepreneurship is its positive contribution to employment. Social entreprenurship leads to the creation of employment opportunities, which has a significant impact for social enterprise, and as a market actor it also contributes to economic growth. For example, according to statistics from the United Kingdom in 2012; it shows of the 70,000 social enterprises they contributed £18.5 billion to the national economy. According to the same data, 973,700 people were employed in these social enterprises.

Social enterprises are important in the whole world as a means of creating social values and as a social policy maker, although the effectiveness of these enterprises, legal and corporate social enterprises, depends on how much you know. Hence, compared with the examples in the world, it’s difficult to talk about the structuring system in Turkeys social enterprise. A legal framework for social enterprises has not been established, as well as, due to a lack of institutional structuring of the qualifying structures for social enterprises in Turkey; foundations, associations or cooperatives can not go beyond the framework, and thus can not utilise the existing potential.

Current legal regulations in Turkey is not ideal for social enterprise activities. This, however, is troubling many social enterprises in practice.

In Turkey, social entrepreneurship, social enterprise, non-profit organizations, non-governmental organizations, as a multidimensional concept is in chaos. This causes confusion to the full recognition of social enterprises/social entrepreneurs, resulting in society, public and private sector relationships being adversely affected.

There are all these reasons, that despite the potential for the spread of social enterprises in Turkey it is not occuring.



Keywords : Social Enterprise, Social Entrepreneurship, Social Enterprise Employment.

5.
YENİ YOKSULLUK VE TÜRKİYE’DE SOSYALYARDIM PARADOKSU
Dr. Melek İPEK

ÖZ:
Türkiye’de, neo-liberal politikalar doğrultusunda 1980’lerde başlayan ekonomik yapıdaki dönüşümle birlikte, kamu koruyuculuğunun azalması, çalışma yaşamındaki değişimler ve zorunlu göçler sonucunda ortaya çıkan yoksullaşma, yeni yoksulluğun temel nedenini oluşturmuştur. Yeni yoksulluk, eski yoksulluktan farklı olarak, daha geniş kitleleri kapsarken, sosyal yardım araçlarını da arttırarak çeşitlendirmiştir. Ancak, sosyal yardım alanındaki bu çeşitliliğe ve düzenlemelere rağmen, yardımlar geçici özelliğinden uzaklaşmış, yoksulluğun giderilmesinden çok, yoksulluğun yönetilmesine dönüşerek, kalıcı hale gelmeye başlamıştır. Bu biçime bürünmüş sosyal yardımlar, yoksullukla mücadele etmenin gerisinde, onu sürdürülebilir bir düzeyde tutarak, siyasi devamlılığın ve hayırseverliğin bir aracı haline getirmiştir. Bu çalışmada da, paradoks olarak nitelenen bu oluşumun peşinden gidilecek ve sosyal yardım alanında yaşanan sorunlar, yeni yoksulluk çerçevesinde tartışılacaktır.

Anahtar Kelimeler : Yoksulluk, Yeni Yoksulluk, Sosyal Yardım.
ABSTRACT:
In Turkey with the transformation of economic structure toward the neo-liberal policies started in 1980s, decrease in public securement, changes in work life and poverty as a result of forced migration have formed the main reasons of the new poverty. As distinct from the old poverty, new poverty has increased and diversified the social aid means while comprising wider crowds. However, despite these diversities and the regulations in social aid field, the aids have moved away from their temporary character and started to become more permanent while being transformed to the administration of the poverty, rather than eradication of it. Also, these remodeled social aids have made the poverty becoming a device of charity and the political durability while keeping it in a sustainable level rather than allevi ating it. In this study, this constitution which is generally described as a paradox will be followed and the encountered problems will be discussed within the frame of new poverty.

Keywords : Poverty, New Poverty, Social Aid.

6.
TÜRK SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TOPLUMSAL CİNSİYET PERSPEKTİFİNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ
Abdulkadir KULU

ÖZ:

Bu çalışmada, birçok alanda tartışılan cinsiyet eşitliğinin Türkiye’de çalışma yaşamında ve sosyal güvenlik sisteminde ne ölçüde sağlanabildiği, çalışma yaşamındaki eşitlik ile sosyal güvenlik sistemindeki eşitlik arasındaki ilişkinin boyutları ve cinsiyet eşitliğinin sağlanabilmesi için yapılabilecek düzenlemeler gerekçeleriyle birlikte tartışılmıştır. Bu tartışmalar yapılırken, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun tüm maddeleri toplumsal cinsiyet bakış açısıyla, uluslararası mevzuat hükümleri ve diğer ülke örnekleri ışığında, Türkiye’nin sosyo-kültürel yapısı da dikkate alınarak incelenmiştir.

Cinsiyet eşitsizliğini giderme amacıyla üretilen sosyal politikaların başarılı olabilmesi için toplumsal cinsiyet bakış açısına sahip olması gerekmektedir. En önemli sosyal politika araçlarından biri olan sosyal güvenlik alAnında cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik düzenlemelerin de kadınların toplumdaki ve çalışma hayatındaki mevcut durumları dikkate alınarak yapılması, politikaların amacına ulaşmasını ve hukukî eşitlikten fiilî eşitliğe geçişi hızlandıracaktır.



Anahtar Kelimeler : Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, İstihdam, Sosyal Güvenlik.
ABSTRACT:

This study discussed to what extent gender equality, which is debated in many fields, is achieved in working life and social security system in Turkey, the extent of relationship between equality in working life and equality in social security system and regulations that can be made to sustain gender equality with their justifications. While discussing these, all articles of Law no 5510 on Social Security and General Health Insurance were examined with a perspective of gender in the light of international legislation and examples from other countries while considering Turkey’s socio-cultural structure.

A perspective of gender is needed for the success of social policies produced to eliminate gender inequality. Taking women’s current situation in the society and working life into consideration while making regulations in the field of social security, which is one of key social policy instruments, would ease these policies’ reaching their goals and the transition from legal equality to actual equality.



Keywords : Gender Equality, Employment, Social Security.

SÖYLEŞİ/INTERVIEW
7.
SÖYLEŞİ
Prof. Dr. Turhan ESENER


DAVET YAZILARI/NOT PEER REVIEWED ARTICLES (SPECIAL)
8.
KURULUŞLARIN (SENDİKA VE KONFEDERASYON) FAALİYETLERİNİN DURDURULMASI VE SONA ERMESİ
Prof. Dr. A. Nizamettin AKTAY

ÖZ:
Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu (6356 s.K.) sendikaların ve konfederasyonların tüzel kişiliklerinin sona ermesi ve tüzel kişiliğin faaliyetinin geçici olarak durdurulmasıyla ilgili düzenlemeler yapmıştır. Faaliyetin durdurulması halleri tüzel kişilikler için getirilmiş geçici bir tedbirdir. Eğer tedbir döneminde eksiklikler giderilir ve tüzel kişilik Kanunun aradığı hale gelirse faaliyetin durdurulması kararı da ortadan kaldırılır. Aksi takdirde tüzel kişiliğin sona erdirilmesine kadar varan bir süreç devreye girer. Faaliyetin durdurulması tedbirinin yanında sendika ve konfederasyonları tüzel kişiliklerinin sona ermesine yol açan tedbirlerin de uygulanması söz konusu olabilir. Tüzel kişiliğin sona ermesi halleri olarak da kapatılma, kendiliğinden sona erme ve fesih halleri Kanunla düzenlenmiştir. Bu hallerde de tüzel kişilik bütün hak ve fiil ehliyeti ortadan kalkacak şekilde sona erdirilmiş olacaktır.

Anahtar Kelimeler :
ABSTRACT:
It was made some arrangements as ending legal entity of trade unions and confederations and stopping activities of the legal entity temporary in Unions and Collective Bargaining Law. Stopping activities is a temporary measure for legal entities. If the deficiencies are corrected and the legal entity become statutory, that judgement will be eliminated. Otherwise, a process will begin up to termination of the legal entity. Besides measures of stopping activities, the legal entity of trade unions and confederations may dissolve. It is regulated that cases of termination of the legal entity as closing, ending automatically and termination conditions by Unions and Collective Bargaining Law. In such cases, the legal entity will be end all rights and legal capacity to disappear.

Keywords :

9.
TÜRKİYE’DE MADEN KÖMÜRÜ İŞLETMELERİNDE MESLEK RİSKLERİNİN ÖNLENMESİYLE İLGİLİ ALINMASI GEREKEN GENEL TEDBİRLER
Prof. Dr. Abdurrahman AYHAN


10.
İŞSİZLİK ÖDENEĞİNDE HAK DÜŞÜRÜCÜ NEDENLER
Prof. Dr. Faruk ANDAÇ


11.
SİGORTALILARIN ÖLÜMÜNDEN SONRA AYLIKLARININ ÇEKİLMESİNDE SOSYAL GÜVENLİK KURUMUNUN ZARARINDAN SORUMLULUK
Halil ÖZDEMİR

ÖZ:

Sigortalıların ölümünden sonra gelir veya aylıklar, ya bankamatik kartını elinde bulunduranlarca ATM’lerden ya da ölüm ile vekâletnamesi sona erdiği halde bunu bildirmeyerek banka şubelerinden çekilmektedir. Her halde, sigortalının öldüğünün Kuruma bildirilmemesi ve gizlenmesi söz konusudur. Sosyal Güvenlik Kurumu, sigortalıların ölümünden sonra yersiz olarak çekilen aylıkların peşine düşmekte, açılan dava ve yapılan takiplerle zararını gidermeye çalışmaktadır.

Sigortalıların ölümünden sonra gelir veya aylıklarını haksız olarak bankadan çekmeye devam etmek fiili, Borçlar Kanunu kapsamında haksız fiil teşkil etmekte ve aynı zamanda Ceza Kanunu kapsamında suç oluşturmaktadır. Dolayısıyla, konunun Haksız fiil çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir. Olayda, sosyal güvenlik kanunlarının uygulama yeri yoktur ve bu ihtilafların genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemelerinde görülmesi gerekir. Aylıkları haksız olarak bankadan çeken kişi veya kişiler somut olarak belirlenebiliyorsa Kurum alacağından bu kişiler sorumludur. Ancak tam bir belirleme yapılamıyorsa, bankamatik kartının hayatta iken sigortalının yanında bulunması, öldükten sonra da birlikte oturanların eline geçmesinin asıl olduğu güçlü karinesi ile sonuca ulaşılmalıdır. Sigortalının sağlığında yatan aylıkları ise hak kazanılan aylıklardır ve bunlar Kurum açısından alacak oluşturmaz.

Öldükten sonra çekilen aylıklar nedeniyle zarar gören olarak Kurum, TBK 72. madde uyarınca alacağını, zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren bir ve on yıllık sürelerde talep etmesi gerekir. Aksi halde zamanaşımı def’i ile karşılaşabilir. Sigortalıların ölümünden sonra aylıkların çekilmesi fiili aynı zamanda suç teşkil etmesi, ceza davasına zarar gören olarak müdahil olma hakkı olması nedenleriyle Kurum, ceza davasındaki uzamış ceza zamanaşımından da yararlanacaktır.



Anahtar Kelimeler : Sigortalıların Ölümünden Sonra Aylıklarının Haksız Olarak Çekilmesi, Sosyal Güvenlik Kurumunun İstirdat Davası, Haksız Fiil, Ispat Yükü, Zamanaşımı, Sorumluluğun Kapsamı, Nitelikli Dolandırıcılık Suçu.

12.
ULUSLARARASI ÇALIŞMA ÖRGÜTÜ’NÜN SOSYAL KORUMA TABANLARI YAKLAŞIMI
Doç. Dr. Recep KAPAR

ÖZ:
Sosyal korumanın anlamı hakkında farklı açıklamalar vardır. Sosyal koruma yaklaşımları ve kavramı 1990’ların başından bu yana önemli bir değişim geçirmektedir. Farklı sosyal, kurumsal, politik ve kültürel yapılar, sosyal dayanışmaya bağlı değerler sosyal korumanın tanımını etkilemektedir. 2012 yılında toplanan 101’inci Uluslararası Çalışma Konferansında var olan sözleşme ve tavsiye kararlarını tamamlayan yeni bir çalışma standardı –Sosyal Koruma Tabanları Tavsiye Kararı– kabul edilmiştir. Sosyal koruma tabanları, ulusal düzeyde tanımlanmış (i) analık da dahil olmak üzere temel sağlık bakımına erişim, (ii) çocuklara, (iii) aktif yaş çağında olanlara ve (iv) yaşlılara temel gelir güvencesi sunan dört sosyal güvenlik garantisini içermelidir. Yumuşak bir hukuk kaynağı olan Tavsiye Kararı, devletlere, öncelikle sosyal koruma tabanları oluşturulması yoluyla kapsamlı bir sosyal güvenlik sisteminin kurulmasında ve sosyal güvenliğin yaygınlaştırılmasında yol göstericilik yapar.

Anahtar Kelimeler : Uluslararası Çalışma Örgütü, Sosyal Koruma, Sosyal Koruma Tabanları
ABSTRACT:
There are different explanations about what social protection means. The term and concepts of social protection has undergone significant transformations since the early 1990s. Different values attached to social solidarity, social, institutional, political and cultural structures affect definition of social protection. At the 101st session in the 2012 of the International Labour Conference adopted a new labour standard, the “Social Protection Floors Recom mendation”, which complements the existing conventions and recommendations. Social protection floors should contain four social security guarantees, as defined at the national level, (ı) access to essential health care for all, including maternity care, basic income security for (ıı) children, (ııı) persons in active age and (ıv) older persons. The Recommendation that is soft law instrument provides guidance to the states in building comprehensive social security systems and extending social security coverage by prioritizing the establishment of social protection floors.

Keywords : International Labour Organization, Social Protection, Social Protection Floors.

13.
İFLASIN ERTELENMESİ VE İŞÇİ ALACAKLARI
Av. Barış Bilgin DİLMEN


14.
ANAYASA MAHKEMESİ’NİN 6356 SAYILI SENDİKALAR VE TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ KANUNU’NUN BAZI HÜKÜMLERİNİN İPTALİNE İLİŞKİN 22 EKİM 2014 TARİHLİ KARARININ SENDİKA ÖZGÜRLÜĞÜ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
Prof. Dr. Pir Ali KAYA


15.
MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇESİ’NİN İKTİSADİ VE BÜTÇE HAKKI AÇISINDAN ANALİZİ
Prof. Dr. Aziz KONUKMAN


Türk Metal Sendikası